29 Mayıs: Bir Kapının Açılışı ve Aklın Zafere Taşınışı (Özel Yazı)


Tarihler 29 Mayıs 1453’ü gösterdiğinde yalnızca bir şehir alınmadı; bir çağ kapandı, bir çağ açıldı. Ancak bu cümle, ne yazık ki zamanla içi boşaltılmış bir ezber haline geldi. Oysa bu tarihin gerisinde, sadece toplar, mancınıklar ve surlar yoktu. Gerisinde; büyük bir akıl, sabırla inşa edilen bir strateji ve her şeyden önce çağını aşan bir entelektüel devrim vardı.

Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'u fethettiğinde henüz 21 yaşındaydı. Ama bu genç yaşına rağmen, taşıdığı vizyon sadece Osmanlı topraklarını değil, aynı zamanda düşünce dünyasını da fethedecek kadar derindi. Yedi dil bilen, matematikten felsefeye, teolojiden astronomiye kadar pek çok alanda eğitim almış bu genç padişah, aslında bir ordunun başkomutanı olmanın ötesinde bir fikir adamıydı.

Osman Gazi ile Anadolu’daki dağınık Türk unsurlarını bir araya getirme süreci başlatılmış, Orhan Gazi ile sistematikleşmişti. Ancak gerçek anlamda devletin hem askeri hem de entelektüel bir yapıya bürünmesi, Fatih’le zirveye ulaştı. İstanbul’un fethi yalnızca bir kuşatmanın değil, uzun soluklu bir düşünce devriminin sonucuydu.

Bu büyük zaferin torunu Kanuni Sultan Süleyman ile Osmanlı; ihtişamın, adaletin ve kültürel zenginliğin zirvesine ulaştı. Ancak ne acıdır ki, bu zirve aynı zamanda bir düşüşün de başlangıcıydı. Çünkü akıl ile inancın dengesi bozulmaya, bilim ile dogma arasındaki çizgi silinmeye başlamıştı.

Kanuni devrinde, şeyhülislamın divanda resmî olarak yer almaya başlamasıyla birlikte, devlet kararları giderek daha fazla dini referanslarla şekillenmeye başladı. Elbette inanç, bir medeniyetin ruhudur; ancak bu ruh, aklın önüne geçtiğinde gerileme kaçınılmaz olur. Aynı dönemlerde Avrupa’da Rönesans’la başlayan bilimsel uyanış ve Reform hareketleriyle halkın bilgiye ulaşma arzusu artarken, Osmanlı’da rasathaneler yıkılıyor, bilim insanları susturuluyor, halk ise giderek daha fazla cehalete mahkûm ediliyordu.

Bu dönüşüm, sadece Osmanlı’nın değil, tüm Türk ve İslam dünyasının yönünü değiştirdi. Fatih’in kurmaya çalıştığı bilgelik ve akıl temelli uygarlık yolu, yerini korkuyla ve taassupla yönetilen bir sisteme bıraktı.

Ve bugün… Fatih’in canını, yüreğini, aklını vererek aldığı İstanbul, ne yazık ki bu büyük mirasa layık olamayan uygulamalarla örseleniyor. Kültürlerin kavşağı, medeniyetin beşiği olan bu şehir; giderek Ortadoğu’nun beton yığınlarına, göğe uzanan ruhsuz yapılara benzetiliyor. Fatih’in bir bilim ve sanat merkezi haline getirmek istediği Konstantiniyye, bugün ne yazık ki ezanla gökdelenin, tarihî doku ile gösterişli ama ruhsuz bir 'lüks' anlayışının yan yana geldiği; zarafetin yerini hırsın, estetiğin yerini kibirli beton kulelerin aldığı, kimliğini yitirmiş bir kent manzarasına doğru yol alıyor.

Bu yazı bir ağıt değil. Aksine bir çağrı… 29 Mayıs’ı yalnızca geçmişe övgü günü değil, geleceğe yön verme sorumluluğu olarak görmeliyiz. Fatih’in genç yaşta gerçekleştirdiği bu büyük devrim; bize bir orduyla değil, bir zihinle kazanıldığını anlatıyor.

Bugün onun kemiklerini sızlatmamak için yapılması gereken şey, göğe değil akla yönelmektir. Şehri yıkmak değil, yeniden inşa etmektir — ama bu kez bilgiyle, kültürle, estetikle, bilgelikle.

Çünkü İstanbul sadece bir şehir değildir. İstanbul, bir uygarlık sınavıdır. Ve bu sınavı geçmek, hâlâ mümkündür.


Yazardan Not: İstanbul’u çok ama çok seviyorum. 1993 yılında gelip yerleştiğim bu şehir, iş için gittiğim 1.5 senelik Chicago dönemi dışında — birçok teklif almama rağmen — hiç terk etmediğim bir yuvaya dönüştü. Trafiğiyle, kalabalığıyla, kirliliğiyle birlikte; sahiliyle, Bağdat Caddesi’yle, İstiklal’iyle, tüm çelişkileri ve zenginliğiyle bir bütün olarak seviyorum. Ancak bu sevgi, çarpık kentleşmeyle, ‘her şeyin en büyüğü’ anlayışıyla, Ortadoğu emirliklerine özenerek yapılan beton yapılarla bu şehrin güzelliklerinin yok edilmeye çalışılmasına üzülmemin önüne geçemiyor. Fatih’in emaneti olan bu şehri, onun hayal ettiği gibi korumak ve yüceltmek hepimizin sorumluluğu olmalı.

(Bu yazının düzenlenmesinde ve görsel tasarımında YZ araçları kullanılmıştır)

bayErgin

'Ancora Imparo'

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski