Anneler Günü: Bir Gün mü? (Özel Yazı)


Mayıs ayının ikinci pazarı…

Takvime göre “Anneler Günü” ama duygulara göre herkesin başka bir anlam yüklediği bir gün.
Kiminin içi kıpır kıpır, kiminin boğazı düğüm düğüm.
Kimisi bu günü doya doya kutlarken, kimisi sadece susarak geçiyor.
Bu çeşitlilik bile başlı başına düşündürücü aslında.
Her özel gün gibi, bu günün de herkeste bıraktığı iz biricik.

Anneler Günü deyip geçmeden önce belki biraz kökenine bakmak gerek.

Bugünün temeli, 1908’de Amerikalı Anna Jarvis’in annesi Ann Reeves Jarvis için düzenlediği anma törenine dayanıyor.
Ann Reeves Jarvis, Amerikan İç Savaşı’nda gönüllü hemşire olarak görev almış bir kadındı.
Toplumsal barış için kadınların, özellikle annelerin üstlendiği rolü onurlandırmak istiyordu Anna.
Yani bu gün, ilk çıkışında bir teşekkür değil, bir farkındalık çağrısıydı aslında.
Bir kadının, başka kadınlar adına başlattığı sessiz ama derin bir hatırlatma…

Ne var ki zamanla bu özel gün, özellikle ticari sektörler tarafından fazlasıyla sahiplenildi.
Anna Jarvis, bu dönüşüme öylesine üzüldü ki, yıllar sonra bu günün ticarileştirilmesine karşı dava bile açtı.
Çünkü o biliyordu: Anlamın yerini ambalaj aldığında, his geri çekilir.
Kutlama amacını aşarsa, empati sessizleşir.

Bugün hâlâ bu dengenin içinde gidip geliyoruz.

Bir yandan annenin emeğini, sevgisini, varlığını onurlandırmak istiyoruz — çok kıymetli.
Ama diğer yandan bu gün, herkes için aynı şekilde yaşanmıyor.
Çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlar, bu günde görünmez hissedebiliyor.
Annesini kaybetmiş bir yetişkin için bu gün çok başka bir anlam taşıyabiliyor.
Evladını kaybetmiş bir anne için… her şey fazla yüksek sesli olabiliyor.

Kutlamak isteyenin kutlaması kadar, susmak isteyenin de alanı olmalı.
O yüzden bu tür günler, sadece “kutlama” değil, aynı zamanda farkındalık günleridir.

Kendi adıma şunu söyleyebilirim:

Ben anne olmayı seçmiş kadınların bu günü gönülden kutlamasını çok anlamlı buluyorum.
Bu bir tercih. Ve her tercih gibi saygıyı hak ediyor.
Anne olmayı seçmeyenlerin bu güne karşı çıkışını ise içten içe anlamsız buluyorum.
Çünkü bir başkasının seçiminden doğan bir günde, o seçimi küçümsemek yerine, orada bir emeği, bir hissi görmek daha adil geliyor bana.

Bunun tam tersi de geçerli tabii:
Anne olmanın yüceltilip, çocuk istemeyen kadınların yok sayıldığı her dil de eksik, haksız, dar bir dil.

Bir gün yetmez, elbette.
Ama bir gün yeterince görünür olursa, bazı şeyler değişebilir.
Bir gün, daha önce düşünmediğimiz bir şeyi fark etmemize vesile olabilir.
İşte bu yüzden...
Bugün sadece bir kutlama değil; bir hatırlama, bir yavaşlama, bir anlama ve biraz da içe bakma günü olabilir.

Anneler Günü, yalnızca annelere çiçek alınacak bir gün değil.
Birçok farklı hikâyeye dokunan, birçok farklı sesin bir arada var olabildiği,
Kutlayanla kutlamayanın birbirini yargılamadığı,
Reklamların sesinin değil, insanların duygularının konuşabildiği bir gün...

Olabilir.
Olmayabilir.
Ama belki biz… küçük bir yerden başlayabiliriz.

Anneler günü kutlu olsun!

(Bu yazının düzenlenmesinde ve görsel tasarımında YZ araçları kullanılmıştır)

bayErgin

'Ancora Imparo'

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski