2+2=4: Girişimcilikte Denklemi Yeniden Tanımlamak


2+2=4. Bu denklem nereye giderseniz gidin değişmez. Matematik gerçektir. Tıpkı bu denklem gibi, iş dünyasında da genellikle sabit kabul edilen bazı ilkeler ve dayanaklar vardır. Girişimcilik, sanılanın aksine, çoğu zaman bu temelleri yok saymak ya da kökten değiştirmek değil, onlarla yaratıcı bir şekilde oynamak üzerine kurulu bir süreçtir ve yenilikçiliğe dayanır.

Girişimcilik, fırsatları değerlendirerek yenilikçi bir ürün, hizmet veya iş modeli ortaya koyma sürecidir. Bu süreç; fikir bulma, planlama, kaynak sağlama, risk alma ve iş kurma gibi adımları içerir. Girişimciler, mevcut bir soruna çözüm bulmayı, pazardaki bir boşluğu doldurmayı veya var olan bir durumu iyileştirmeyi amaçlar. Amaç sadece bir iş kurmak değil, aynı zamanda değer yaratmak ve sürdürülebilir bir başarı elde etmektir.

Çoğu kişi, girişimciliği mevcut düzeni yıkıp tamamen yeni bir şey yaratmak olarak görür. Bunun yaşandığı durumlar elbette ki vardır ama genele göre oldukça az sayıdadır. Gerçekte  girişimcilikteki "kırılım" (disruption) ise çoğu zaman var olan bir şeyi yok etmek değil, daha iyi, daha verimli ya da daha cazip bir hale getirmektir. Bu anlamda kırılım, bu denklemdeki "eşittiri" yeniden tanımlamakla ilgilidir.

(=) Aradaki Eşittir: Müşteri Deneyimi ve Teknoloji

Uber’i ele alalım. Şehir içi ulaşım insanların uzun süredir aşina olduğu bir alandı. Ancak Uber, özel araç sahiplerini ve yolcuları bir araya getirerek taşımacılığı farklı bir noktaya taşıdı. Geleneksel bir sektörün işleyişine dijitalleşme ve paylaşım ekonomisi çözümü sunarak, hız, güvenilirlik ve kolaylık ile müşteri deneyimini yeniden şekillendirdi. Artık ulaşım, sadece bir taksi çağırmak değil, kişiselleştirilmiş bir deneyim sunan bir platform aracılığıyla yönetilen bir hizmet haline geldi. Sonuç olarak bizler yine araç çağırıp dilediğimiz bir noktaya gidiyoruz ama bu süreçteki müşteri deneyimimiz eskiye göre çok daha iyileşmiş oldu.

Aynı şekilde, AirBnB de konaklama sektöründe "otel odası" ve "müşteri" arasındaki eşittir işaretiyle oynadı. Ev sahiplerini ve seyahat edenleri bir platformda buluşturarak, bu iki taraf arasındaki ilişkiyi tamamen farklı bir düzeye taşıdı. AirBnB’nin başarısı, yalnızca mevcut bir ihtiyacı karşılamaktan değil, seyahat deneyimini daha kişiselleştirilmiş ve samimi bir hale getirmekten geldi.

Getir ise eve teslimat hizmetini yeniden şekillendirdi. Daha önce markete gitmek ya da telefonla sipariş vermek gibi yollarla çözülen bu ihtiyaç, mobil uygulama sayesinde dakikalar içinde ve daha kullanışlı bir şekilde halledilir hale geldi. Getir, yeni bir iş yapmadı; sadece müşteri deneyimini "güzelleştirerek" aradaki eşittiri farklılaştırdı. Bu çözüm, zamandan tasarruf etmeye odaklanarak modern yaşamın hızlı temposuna uyum sağladı.

Altın, Battaniye ve Kürek Örneği

Girişimcilikte "araya girmenin" anlamını daha iyi kavramak için tarihsel bir örneğe bakalım: 19. yüzyılın ortalarında, Amerika’daki altın arayışı. O dönemde altını bulup zengin olanların sayısı oldukça sınırlıydı. Ancak asıl kazananlar, altın arayanlara kürek, elek, battaniye ve çadır satanlardı. Bu insanlar, "aradaki eşittir" kavramının çarpıcı bir örneğiydi. Onlar, altyapıyı destekleyerek asıl ihtiyacı karşıladılar. Altını bulanların hikayesi genelde unutulsa da, bu destekleyici sistemlerin yarattığı değer bugün hala akıllarda.

Benzer bir stratejiyi, Türkiye'den çıkan başarılı bir girişim olan Insider’da da görüyoruz. Hande Çilingir liderliğindeki ekip, şirketlerin müşterileriyle olan dijital etkileşimlerini optimize etmelerine yardımcı oluyor. Insider, "araya girmek" suretiyle büyük bir fark yarattı. Asıl iş, müşteri ile marka arasındaki ilişkideydi; ancak Insider, bu ilişkideki eşittiri yenileyerek pazarlama dünyasında kırılım yarattı. Dijital dünyadaki karmaşıklıkları çözümleyen ve mükemmel zamanlamayı sağlayan bu girişim, kullanıcı dostu bir yüzle verimliliği arttırdı.

Steve Jobs, sıfırdan bir pazar oluşturmadı; ancak var olan bir ürünü, yani telefonu, çok daha teknolojik ve kullanıcı dostu bir "akıllı cihaz" haline getirdi. iPhone, sadece bir telefon olmaktan öte, tüm bir ekosistemi de beraberinde getirdi. Jobs’un liderliği, hem teknoloji hem de tasarımda yeni standartlar belirledi.

Çoğu girişimci, yeni bir şey yaratmaktan ziyade, var olan bir şeyi daha işlevsel, erişilebilir veya kullanıcı deneyimi açısından üstün hale getirerek başarıya ulaşır. Teknolojik yeniliklerin veya tasarım değişikliklerinin fark yaratabileceği bu alan, sıklıkla köklü ama gözle görülmesi zor gelişmeler gerektirir.

Girişimcilikte Başarı: Mevcut Olanı Parlatmak

Girişimcilikte başarı, büyük ekseriyetle sıfırdan bir dünya yaratmak değil, var olan dünyaya yeni bir ışık tutmaktır. Yeni bir çark icat etmek yerine, çarkın daha pürüzsüz ve hızlı dönmesini sağlamak gerekir. Yani, mesele her zaman yeni bir şey yapmak değil, mevcut olanı daha cazip, daha kullanışlı ve hatta daha eğlenceli hale getirmektir.

Düşünün, hamburger zaten vardı ama McDonald's bunu bir sistem haline getirdi. Kafe zaten vardı ama Starbucks ona bir kimlik kazandırdı. İnsanlar zaten yolculuk yapıyordu ama Uber, süreci çok daha akıcı hale getirdi. Konaklama sektörü zaten vardı ama AirBnB, ev sahipleri ve gezginleri doğrudan buluşturarak deneyimi daha esnek ve kişiselleştirilmiş hale getirdi. Televizyon ve film izlemek zaten mümkündü ama Netflix, içerik tüketme alışkanlıklarını kökten değiştirerek sektörü dijital çağın merkezine taşıdı. Apple ise telefonları yalnızca bir iletişim aracı olmaktan çıkararak, mobil teknolojiyi hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline getirdi. Girişimcilikte çoğunlukla ana amaç dünyayı baştan yaratmak değil; biraz daha yaşanır, biraz daha pratik, biraz daha konforlu ve biraz daha keyifli hale getirmektir.

Scrub Daddy, girişimcilikte fark yaratmanın sadece teknoloji veya yazılım ile sınırlı olmadığını kanıtlayan başarılı bir örnektir. Bir mutfak süngeri olan bu ürün, sıcak suyla yumuşayan, soğuk suyla sertleşen yapısı ve fonksiyonellikle birleşen gülen yüz tasarımıyla geleneksel mutfak süngerlerinden ayrılarak dikkat çekti. Kullanıcılarına hem eğlenceli hem de işlevsel bir deneyim sunarak, Shark Tank programında büyük ilgi gördü ve temizlik sektöründe kendine sağlam bir yer edindi. Scrub Daddy'nin kurucusu Aaron Krouse yenilikçiliğin en basit ürünlerde bile büyük fark yaratabileceğini göstererek girişimcilik dünyasında önemli bir başarıya imza attı. (Merak edenler Barış Özcan'ın şu videosundan konuyu detaylı şekilde öğrenebilir: Scrub Daddy)


Bu yüzden, yeni bir girişim fikri bulmaya çalışırken "Daha önce hiç yapılmamış bir şey bulmalıyım!" diye düşünmek yerine, "Var olanı nasıl daha iyi hale getirebilirim?" sorusunu sormak, çoğunlukla çok daha verimli ve gerçekçi bir yaklaşım olacaktır. Kısacası, çarkı yeniden icat etmek yerine, ona iyi bir yağlama yapmak, daha hızlı dönmesini sağlamak, etrafına küçük ve büyük çarklar ekleyerek verimliliğini arttırmak bazen daha büyük fark yaratabilir.

Sonuç olarak girişimciliğin özü, çoğu zaman yeni bir denklem yaratmak değil, var olan denklemi farklı bir şekilde sunmaktır. Kırılım çoğu zaman aradaki "eşittiri" güzelleştirmek, daha kullanışlı hale getirmek ya da tamamen yeni bir anlamla doldurmaktan geçer.

Bir dahaki sefere yeni bir girişim fikriniz olduğunda, bu denklemi düşünün. "Aradaki eşittiri" nasıl daha güzel hale getirebilirsiniz? Belki de fark yaratmanın anahtarı işte tam burada yatıyor.


(Bu yazının düzenlenmesinde ve görsel yaratımında YZ araçları kullanılmıştır)

bayErgin

'Ancora Imparo'

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski