"Use the difficulty" (zorluğu kullan), tiyatrodan türemiş, sahnede anlık olarak çıkabilecek zorlukları oyunun lehine kullanma felsefesidir.
İki Oscar ödüllü usta aktör Sir Michael Caine, bu felsefeyle tanışmasına dair anısını şöyle anlatır: Genç bir aktörken doğaçlama bir oyun provasında sahne sırası geldiğinde, açıp girmesi gereken kapının önünde bir sandalye olduğunu fark eder. Bu sandalye, sahneye çıkmasına engel (zorluk) teşkil etmektedir. Bunun üzerine yönetmenle aralarında şu diyalog geçer:
Michael Caine: Sahneye çıkamıyorum, kapının önünde bir sandalye var!
Yönetmen: O zaman zorluğu kullan!
M.C.: O ne demek? Neyi nasıl kullanacağım?
Yönetmen: Eğer komedi oynuyorsan sandalyenin üzerinden yuvarlanarak sahneye gir, yok oynadığın dramaysa sandalyeyeyi kırarak gir! Zorluğu kullan!
Caine, anısından bahsederken bu sözü tüm kariyerinde ve yaşantısında bir rehber olarak benimsediğini söylemiştir. (Youtube videosu: Michael Caine - Use the Difficulty)
Bu söz, hayatın kaçınılmaz bir parçası olan zorlayıcı durumların, bireylerin hem kişisel hem de profesyonel gelişimlerinde nasıl bir itici güç olabileceğini anlatır. Bu yazıda, bu güçlü felsefenin hayatımızı nasıl şekillendirebileceğini, nasıl ilham verebileceğini kendi deneyimlerim ve dünyadan örneklerle paylaşmak istiyorum.
Zorlukları Anlamak: Kavram ve Kapsam
Zorluklarla başa çıkmak, sadece bir durumla mücadele etmekten ibaret değildir. "Use the difficulty" felsefesi, bireylerin karşılaştıkları güçlükleri bir fırsata çevirerek hem kendilerini geliştirmeleri hem de çevrelerine pozitif bir etki yaratmaları gerektiğini savunur.
Bu felsefenin temelinde üç önemli unsur yatar:
- Zihinsel Dönüşüm: Zorlukları engel olarak değil, bir öğrenme ve gelişim fırsatı olarak görmek.
- Yaratıcı Çözüm Arayışı: Var olan durumun sınırlarını kabul etmek yerine, bu sınırlardan yeni yollar türetmek.
- Cesaret: Zorluklarla yüzleşmek ve belirsizliklere rağmen harekete geçme cesaretini göstermek
Birçok kişi için bu kavram, yaşamın farklı alanlarında uygulanabilir bir rehber niteliği taşır. İş dünyasında bir krizle karşılaşıldığında, sağlığa dair bir zorluk ortaya çıktığında ya da kişisel hedefler doğrultusunda ilerlerken bu yaklaşım bir yol gösterici olabilir.
Örnek 1: Tip 2 Diyabet Teşhisi: Zorluğu Avantaja Çevirmek
2018 yılının başlarında bana tip 2 diyabet teşhisi konduğunda hayatım bir anda değişti. Bu teşhis, birçok insan için moral bozucu bir haber olabilir, açıkçası ilk başta durum benim için de farklı değildi. Ancak bu zorluğu hayatımı yeniden inşa etmek için bir fırsat olarak gördüm. Sağlıksız beslenme alışkanlıklarımı terk ettim, şekerden uzak bir yaşam tarzı benimsedim ve günlük ağırlık antrenmanlarımı hayatımın vazgeçilmezi haline getirdim.
Bu dönüşümdeki en büyük motivasyonlarım şunlardı:
- Kendime ve Aileme Saygım: Hem kendi sağlığıma olan sorumluluğum hem de ailem için güçlü bir örnek olma isteği beni ileri taşıdı.
- Yenilgiyi Kabul Etmeyen Yapım: Zorlukları yenmek ve kendimi aşmak benim için bir karakter meselesiydi.
- Hayatın Hâlâ Yaşanacak Güzellikler Sunması: Daha yaşayacak ve yapacak çok şeyim olduğuna dair inancım, bu mücadelede en büyük itici gücümdü.
Sonuç ne mi oldu? Hem fiziksel hem de zihinsel olarak hayatımın en iyi formuna ulaştım. Daha sağlıklı bir vücut, daha keskin bir zihin demekti ve bu, sadece diyabetle savaşmış olmanın ötesinde, bana daha disiplinli ve dengeli bir yaşam sundu.
Bu örneğin neden "zorlukları kullan" felsefesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini şu nedenlerle açıklayabiliriz:
- Beklenmedik Bir Durumun Dönüm Noktasına Dönüşmesi: Tip 2 diyabet teşhisi, birçok insan için bir engel olarak görülebilirken, benim için yaşam tarzımı kökten değiştirmek ve sağlıklı bir hayat inşa etmek adına bir fırsat oldu.
- Kendi Sorumluluğunu Üstlenme: Diyabetin getirdiği kısıtlamalarla mücadele etmek yerine, bu durumu kabullenip sağlıklı beslenme ve egzersizi yaşam tarzımın temel bir parçası haline getirdim.
- Fiziksel ve Zihinsel Güçlenme: Sadece fiziksel olarak daha sağlıklı bir forma ulaşmakla kalmadım, aynı zamanda bu süreç zihinsel gücümü ve irademi de güçlendirdi.
- Uzun Vadeli Bir Perspektif Geliştirme: Diyabet teşhisi, sadece hastalıkla başa çıkmak değil, daha disiplinli ve dengeli bir yaşam sürdürmek için bir başlangıç noktası oldu.
- Motivasyon Kaynağı Olarak Zorluk: Kendime ve aileme olan saygım, yenilmeyi sevmeyen yapım ve daha yaşayacak çok şeyim olduğuna dair inancım, bu süreci başarıyla yönetmemde büyük rol oynadı.
Bu örnek bize şunu gösteriyor: Zorluklar, bazen hayatı tamamen değiştirebilecek güçlü bir başlangıç noktası olabilir. Asıl önemli olan, bu zorlukları nasıl yorumladığımız ve harekete geçme cesaretini gösterip göstermediğimizdir. Doğru bir bakış açısıyla zorluklar yalnızca birer engel değil, aynı zamanda daha iyi bir yaşam için fırsatlar yaratabilir.
Örnek 2: GetirBüyük ve Pandemi: Kavramın Pratikte Uygulanması
Zorluklar bazen öyle çetin olabilir ki, iş hayatında bu kavramı uygulamak daha da zorlayıcı hale gelir. "Use the difficulty" felsefesi, zorluğun kaostan düzeni ve yeniliği ortaya çıkarma potansiyeline ışık tutar. Bu, iş dünyasında kriz yönetimi, operasyonel büyümeler ve stratejik dönüşümler için sürekli bir yol gösterici olabilir.2020 yılının başlarında pandemi başladığında, GetirBüyük CEO'su olarak göreve yeni atanmıştım. Henüz 2 şehirde ve 7 depoyla hizmet veren küçük bir operasyonduk. Ancak pandemi, beklenmedik bir şekilde dev bir talep yarattı ve mevcut yapımızla bu talebe cevap verebilmemiz mümkün değildi. Ama biz paniğe kapılmak yerine bu zorluğu bir fırsat olarak görerek inanılmaz bir dönüşüme imza attık.
İstanbul özelinde, pandeminin bütün zorlayıcı ve kısıtlayıcı şartlarına rağmen, sadece 6 ay içinde %83’lük kapsama alanına ulaşmayı başardık. Bu kısa sürede, GetirBüyük depolarının yeniden dizaynı, emlakların hızla bulunması ve tadilat süreçlerinin yürütülmesi gibi kritik adımları tamamladık. Depolarda satılacak ürünlerin belirlenmesi, listelenmesi, tedarik anlaşmalarının yapılması ve bu büyüklükte bir işe yatırım yapabilecek bayilerin bulunması, bayilerin ve personellerinin eğitimi gibi bir dünya işi elbirliği ile başardık. Hedefimiz yalnızca İstanbul’da büyümek değildi; 18 ay gibi bir sürede operasyonlarımızı 25 ile ve 101 depoya genişlettik. Bu başarı, Türkiye genelinde pandeminin en zorlu koşullarında bile nasıl bir etki yaratabileceğimizi gösterdi.
Bu örneğin neden "Zorlukları kullan" felsefesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini şu nedenlerle açıklayabiliriz:
- Beklenmedik Durumu Avantaja Çevirmek: Pandemi gibi ani ve büyük bir kriz, birçok işletme için büyük bir tehdit oluştururken, biz bu durumu hızlıca değerlendirdik ve bir büyüme fırsatı olarak ele aldık.
- Yaratıcı Çözümler Geliştirme: Yeni tip büyük depoların tasarlanması, uygun emlakların bulunması ve tadilat süreçlerinin hızlıca yürütülmesi gibi yenilikçi adımlar attık.
- Liderlik ve Takım Ruhu: Zor bir dönemde ekipler arası koordinasyonu güçlendirdik ve hızlı karar alarak etkili bir şekilde uygulamaya koyduk.
- Uzun Vadeli Etki: Pandemideki zorlukları aşmakla kalmadık, bu büyüme hamlesini kalıcı bir başarıya dönüştürerek 25 ilde 101 depoya ulaştık.
- Stratejik Vizyon: Kriz anında sadece mevcut sorunları çözmek yerine, büyük resmi görerek geleceği şekillendirecek adımlar attık.
Bu örnek, tüm ekip olarak zorluğu kullanabilmenin hayattan net bir örneğidir. Eğer elinizde geçerli bir plan, yeterince inanmış ve çalışkan bir ekip varsa her türlü zorluk sizin için büyük fırsatlar doğurabilir.
Örnek 3: Netflix: Dijital Dönüşümün Lideri
Netflix, DVD kiralama işindeyken bir zorlukla yüzleşti: dijital yayın platformlarının yükselişi. Geleneksel DVD kiralama modelinin sürdürülebilirliği tehdit altındaydı ve eğer bu değişime ayak uyduramazlarsa, şirketin sonu gelebilirdi. Ancak Netflix, bu krizi fırsata çevirdi.
Öncelikle, çevrimiçi yayıncılık alanına erken bir yatırım yaptı. Şirket, fiziksel kiralama modelinden uzaklaşarak dijital bir altyapıya geçti. Bu süreç, yalnızca teknolojik bir dönüşümü değil, aynı zamanda kullanıcı deneyimini yeniden tasarlamayı da içeriyordu. Zorluklar arasında yüksek teknoloji maliyetleri, rakip platformlarla mücadele ve tüketicilerin alışkanlıklarını değiştirme gerekliliği yer alıyordu.
Netflix, bu zorlukları yaratıcı bir vizyonla fırsata dönüştürdü. Tüketicilerin ihtiyaçlarını daha iyi anlamak için veri analitiğine büyük yatırım yaptı, böylece kişiselleştirilmiş içerik öneri sistemi oluşturdu. Ayrıca, orijinal içerik üretimine yönelerek pazardaki rekabet gücünü artırdı. Dijital dönüşüm sürecinde yaşanan tüm bu zorluklara rağmen, Netflix lider bir eğlence platformu olarak öne çıktı.
Bu örneğin neden "zorlukları kullan" felsefesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini şu nedenlerle açıklayabiliriz:
- Beklenmedik Bir Krizi Avantaja Çevirmek: Dijital yayın platformlarının yükselişi, Netflix'in DVD kiralama modelini tehdit etti. Ancak şirket, bu durumu riskten ziyade bir fırsat olarak gördü.
- Erken Adapte Olma: Netflix, çevrimiçi yayıncılık alanına erken yatırım yaparak teknolojik dönüşüm sürecine öncülük etti.
- Yenilikçi Çözüm Geliştirme: Kullanıcı deneyimini geliştirmek için veri analitiğine yatırım yaparak kişiselleştirilmiş içerik öneri sistemleri oluşturdu.
- Rekabet Avantajı: Orijinal içerik üretimine odaklanarak pazardaki konumunu güçlendirdi ve rakiplerini geride bıraktı.
- Sürdürülebilir Başarı: Zorlu bir geçiş sürecine rağmen Netflix, eğlence sektöründe lider bir marka haline geldi.
Bu örnek, "zorlukları kullan" felsefesine mükemmel bir örnektir çünkü Netflix, zorlu bir durumu yalnızca aşmakla kalmamış, aynı zamanda sektörde devrim yaratarak liderliğini sağlamlaştırmıştır.
Örnek 4: Toyota 2010 Geri Çağırma Krizi
2010 yılında Toyota, büyük bir ürün geri çağırma kriziyle karşılaştı. Bu kriz, hem marka güvenilirliği hem de finansal istikrar açısından şirketi zorladı. Ancak Toyota, bu zorluğu kullanarak kalite yönetimine ve müşteri memnuniyetine daha fazla yatırım yaptı. Krizi, operasyonel süreçlerini iyileştirmek ve gelecekteki sorunları önlemek için bir fırsat olarak değerlendirdi. Sonuç olarak, marka güvenilirliğini yeniden inşa etti ve sektörün en güvenilir otomobil üreticilerinden biri olarak konumunu güçlendirdi.
Bu örneğin neden "zorlukları kullan" felsefesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini şu nedenlerle açıklayabiliriz:
- Kriz Anında Yaratıcı Çözüm Üretimi: Toyota, geri çağırma krizini sadece bir sorun olarak değil, operasyonel süreçlerini yeniden yapılandırma fırsatı olarak gördü.
- Müşteri Memnuniyetine Odaklanma: Kriz sırasında müşteri ilişkilerine yatırım yaparak uzun vadeli sadakat sağladı.
- Marka Güvenilirliğinin Yeniden İnşası: Kendi hatalarını kabul ederek, kalite standartlarını artırma ve güven kazanma sürecine odaklandı.
- Uzun Vadeli Düşünce: Krizi geçici bir sorun olarak değil, gelecekteki başarıyı garanti altına alacak bir öğrenme süreci olarak ele aldı.
Toyota'nın bu yaklaşımı, zorlukların yalnızca tehdit olmadığı, doğru bir bakış açısıyla fırsata dönüştürülebileceğini bir kez daha kanıtlamaktadır.
Zorluklar: Hayatın Bir Parçası
Bu felsefe, bireyin hem kendisiyle hem de çevresiyle olan ilişkisinde köklü değişikliklere yol açabilir. Hayatta karşılaştığımız sorunları avantaja çevirmek için üç temel öğeye ihtiyacımız var: zihinsel dönüşüm, yaratıcı düşünme ve cesaret. Zorlukların bizi yenmesine izin vermek yerine, onları fırsat olarak görüp harekete geçtiğimizde hem içsel gücümüzü keşfederiz hem de çevremizde olumlu bir değişim yaratabiliriz..
Unutmayın, zorluklar sadece bir sınav değildir; aynı zamanda dönüşüm için bir fırsattır. Hayatın her anında karşınıza çıkan engeller, sizi daha güçlü ve daha bilinçli bir birey yapabilir.
Şimdi kendinize sorun: Şu anda yaşadığınız zorlukları kendi avantajınıza nasıl dönüştürebilirsiniz? "Zorluğu kullan" felsefesi ile bu zorluklardan nasıl başarı hikayeleri çıkarabilirsiniz? Belki de bu sorulara vereceğiniz cevaplar hayatınızı değiştirecek, kim bilir?
Bu yazı ilginizi çektiyse şu yazıları da okumanızı tavisye ederim:
(Bu yazının düzenlenmesinde ve görsel tasarımında YZ araçlarından destek alınmıştır.)